Sanatçılarımızdan Candaş Şişman'ın da yer aldığı 'Ses & Işık' adlı proje Hisar Okulları Kültür Merkezi'nde.



HİSAR OKULLARI KÜLTÜR MERKEZİ
 ‘Ses & Işık’
17 Ekim 2012 Saat: 19.00

Hisar Okulları Kültür Merkezi’nde koro, elektronik müzik, görsel tasarım ve mimari olmak üzere bir çok farklı sanatsal disiplini  birbirine bağlayan  ‘Ses & Işık’ adlı proje 17 Ekim gecesi saat 19.00’da  izleyicilerle buluşacak.

En önemli amacı 20 ve 21. yüzyıl çok sesli koro müziğinin başlıca örneklerinden oluşturulmuş bir repertuvar ile çağdaş koro müziğinin izleyiciyle buluşması, bununla beraber çağdaş Türk bestecilerinin eserlerinin de seslendirilmesi olan projede ses, mimari ve görsel sanatlar gibi farklı disiplinler bir araya geliyor.


İzleyiciye çok katmanlı, sesli, hareket eden ve nefes alan bir performansın sunulacağı bu projede, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak 24 yıldır çalışmalarını sürdüren  Ankara Devlet Çoksesli Korosu’nun Cemi’i Can Deliorman şefliğindeki 70 kişilik ekibine görsel bir performans da eşlik edecek. Sahnede yer alacak koronun üzerinde konumlandırılacak kristalize bir buluta benzeyen, mimar Alper Derinboğaz tarafından tasarlanan form, üzerine yansıtılan görsellerle adeta canlı bir yapıya dönüşecektir.  NOHlab (Candaş Şişman-Deniz Kader) tarafından hazırlanan görsel performansın çıkış noktasını koronun seslendireceği eserler oluşturmaktadır. Görselleştirmede kullanılan video mapping tekniği ile statik form, hareket nosyonu kazanır ve bu sayede yalnızca sesin görselleştirmesi kurgulanmaz, aynı zamanda izleyicinin, zaman ve mekan algısının farklı boyutlarını keşfetmesine ve gerçeklik algısının kırılmasına olanak tanır. Konserde yer alacak eserlerin tınısal bağlantıları ise Alp Çoksoyluer tarafından oluşturulan özel ses tasarımları ile sağlanacak, böylelikle içerikteki müzikal stil ve ses atmosferi birbirini tamamlayan bir bütüne dönüşecektir. Hazırlık aşaması bir yıldan fazla sürmüş olan etkinlik, hem koro performansı hem de Türkiye’de ulaşılacak izleyici topluluğu adına bir ilk olacaktır.


Ayrıca gecenin başlangıcında Hisar Okulları Kültür Merkezi sergi salonunda NOHlab’ın çalışmalarından beşinin yer aldığı serginin de açılışı gerçekleşecek.


Adres: Uzunkemer Göktürk Beldesi İstanbul Caddesi 34077 Kemerburgaz/İstanbul
Tel: +90 212 364 00 00
www.hisarkulturmerkezi.com

Candaş Şişman'ın da yer aldığı "Müşterekler Zamanı" 15-30 Eylül tarihleri arasında Hollada'da sanatseverlerle buluşuyor.


Müşterekler Zamanı

Türkiye'den Yeni Medya Sanatı

"Müşterekler Zamanı" sergisi Lahey'de  (Den Haag, Hollanda) açılıyor. 15-30 Eylül tarihleri arasinda açık kalacak sergi amberPlatform/BİS tarafından TodaysArt Festivali (Den Haag) işbirliği ile gerçekleştiriliyor.
Sergi Türkiye Hollanda arasındaki diplomatik İliskilerin 400. yılı kutlamaları çerçevesinde T.C. dışişleri Bakanlığı tarafından destekleniyor.



“Müşterekler Zamanı” Türkiye’de yeni medya alanında çalışan sanatçıların eserlerini sunuyor.  amberPlatform’un 2012 teması “Parataktik Müşterekler” temasının bir alt teması olarak, “Müşterekler Zamanı”, şimdi Müşterekleri dahil eden yeni bir dilsel kategori kullanmanın zamanının geldiğine vurgu yapıyor.

AmberPlatform/BİS tarafından TodaysArt Festival işbirliği ile gerçekleştirilen sergideki eserler temanın farklı açılımlarını sunuyor. Sergiye paralel olarak iki atölye çalışması, sanatçı sunumları ve Türkiye’de yeni medya sanatı üzerine bir  seminerden oluşan yan etkinlikler gerçekleştirilecek. Atölyelerden ilki kamusal alanda sanata odaklanan, Türkiye’li ve Hollanda’lı sanatçıların işbirliğiyle gerçekleştirecekleri bir çalışma diğeri ise yeni medya pratiğini geliştirmeye yönelik gençleri hedefleyen bir atölye olacak.


'Isofield', Candaş Şişman


Serginin Küratörleri Fatih Aydoğdu ve Ekmel Ertan "Müşterekler Zamanı" hakkında şunları söylüyorlar:

"Türkiye ve Hollandanın diplomatik iliskilerinin 400. Yılını kutladığı bir çerçevede Türkiye’den Yeni Medya Sanatı” alt başlığıyla açılan bir sergiden, ilk bakışta ulusal ya da cografya bağlamına oturan bir sergi beklentisi olacaktır. Sanatçı olarak kimlerin davet edildiği ya da edilmediği, nasıl bir kapsayıcılığı olduğu, ya da seçilmiş sanatçıların/işlerin gerçekten bu bağlamı yeterince temsil edip etmedikleri soruları akla gelecektir. Biz bu çerçevede sınıflayan ve ayrıştıran herhangi bir bağlamdan kaçınarak, projeyi iki ülke arasında bir işbirliği bazında değerlendirdik ve konu olarak sadece bu iki ülkeyi değil, küresel bağlamda da zamanımızın nabzını tutan, sistemsel ve yapısal olarak önemli gördügümüz, amber'12' nin de teması olan, Müşterekler üzerine eğilmeyi yeğledik.

Bu sergideki eserlerin üretimi de alışılagelmiş küratoryal sergilerden daha farklı gelişti. Aynı zamanda amber’12 festivali içinde öngördügümüz “commons / müşterekler” temasının dinamiği ile de doğrudan ilintili olarak küratörler ve sanatçılar konu etrafında birlikte çalışarak sergiyi ortaya çıkardılar. Onbeş günde bir yapılan toplantılarla tema tartışıldı çeşitli açılımlarının ve bunların sanatsal ifadelerinin ne olabileceği araştırıldı. Yurtdışında yaşayan sanatçıların çevrimiçi katılımıyla amberPlatform’da gerçekleşen bu toplantılar, herkes için “Müşterekler Zamanı” başlığına uyan verimli bir ortak çalışma süreci oluşturdu. Herkes konuya kendi yaklasımını saptadı, bir birine önerileriyle yardımcı oldu, çözüm üretti. Bir süre sonra toplantılar kesildi, sanatçılar işlerini üretmek için atölyelerine çekildiler.

Bu sergi amberPlatform çevresinden davet ettiğimiz, daha önce de birlikte çalıştığımız sanatçıların yeni işlerinden oluşuyor. Sanatçıların seçimiyle de geniş bir çeşitlilik yaratmaya çalıştık. Yaş grubu 20’lerden 40’lara kadar değişirken, serginin neredesye 3 jenerasyona - ama eninde sonunda aslında hepsi yeni medya jenerasyonuna- ait sanatçıların işlerini içermesi anlamına geliyor. Bazıları uluslararası alanda tanınan araştırmacı ve sanatçılar iken bir kısmı henüz sanatçı olarak kariyerinin başında. Bir yandan da hali hazırda uluslararası sanat çevrelerinde dolaşımda olan sanatçıların yanında az bilinen, genç sanatçıları  da  görünür kılmak istedik. İnanıyoruz ki bu seçim izleyiciler için de ilginç bir çeşitlilik sağlayacak.

Bu sergide göreceğiniz eserler çok geniş bir perspektife yayılarak  tema ile ilişkileniyor. Bu ilişkilenme bazılarında daha doğrudan bazılarında daha dolaylı. Müşterekler zamanında nasıl konuşabiliriz? Sanatçılar bu soruya, sorunun araladığı geniş olasılıklar dünyasından, farklı kavram ve araçları kullanarak cevap veriyorlar. Ebru Kurbak aslında bir Faraday Kafesi olan kepçe ile kamusal alan(da) olan ama şifrelenmiş ve kişisel bilgi taşıyan elektromanyetik çevremize işaret ediyor. Yeni medyanın da eklemlenmesiyle müştereklerin durumu ne kadar karmaşıklaştı! Toplu-kaşıma sanatçıyı çevreleyen kültürel geriplana çok güçlü referanslar taşıyor. Ahmet Sertaç Öztürk Türkçede çok fazla çağrışımı olan kaşınma meselesini alıp yarattığı toplu kaşınma istasyonları ile sözcüğe yeni çağrışımlar ekliyor. İhlal’le Özlem Alkış insanlığın en büyük müştereği olan insan haklarını ele alıp, küresel trajediyi vurguluyor. Özgün Kılıç ve Sedef Aydoğanaklın en müşterek hali, unutmak ile uğraşıyor. Schönberger’in tezini alıp tamamen soyut bir düzlemde sergi alanında dijital ile fiziksel olanı içiçe geçiriyor."

Sergide yer alan sanatçılar ve işler:

Bager Akbay - "Ben Sanatçıyım"
Özlem Alkış - "İhlal"
Sedef Aydoğan ve Özgün Kılıç - "........ Unutuldu"
Fatih Aydoğdu - "Error - Title Included"
Mehmet Erkök - Dijital Atık Eskicisi"
Ekmel Ertan - "the3 (theCube)"
Osman Koç - "Cismani Deneyimler"
Nagehan Kuralı ve Selin Özçelik ( in-situ) - "Olası Elişi"
Ebru Kurbak - "Data Catchers"
Ali Miharbi - "İşaretli Bölgeler"
Ahmet Sertaç Öztürk - "Toplu Kaşıma"
Onur Sönmez ve Jaak Kaevats - "Jason Shoe"
Candaş Şişman - "Isofield"

Parataktik Müşterekler temasını daha  derinlemesine tartışmak isteyen izleyiciler
9-18 Kasım 2012 tarihlerinde İstanbul’da 6. kez gerçekleşecek olan amber’12 Sanat ve Teknoloji Festivali ve Konferansını ziyaret edebilirler. Amber’12 tema etrafında çok sayıda sanatçı ve araştırmacıyı işleri ile ağırlıyor olacak. Amber’12 müştereklerin ekolojiden sosyal eşitsizliğe, etnik çatışmalardan yoksulluğa ve geç kapitalizmin yarattığı diğer problemlere ve özelleştirmeye bir karşı taktik olarak kullanılıp kullanılamayacağını sorgulayacak.

2007’den beri amberPlatform yeni medya alanında farklı perspektiflerle çalışıyor.
Sanat ve Teknoloji kesişiminde yıllık bir festival ve konferans düzenliyor. Araştırma ve üretimi destekliyor. Yeni medya kültürler arası diyaloğu ve sanatsal değiştokuşu arttıracak bir ağ oluşturmak için uğraşıyor. amberPlatform bir BİS (Beden-Işlemsel Sanatlar Derneği) projesidir.

Questioning Purification Through Art


www.labkultur.tv


Interview with the curator and artists of a group exhibition

Purification is the name of the new group show of 4 artists in PG Art Gallery. The exhibition questions "the function of art" in reference to "mimesis". We talked to the curator, Öznur Güzel Karasu about the reason to choose "purification" as an exhibition concept, what they examine through group exhibitions and the idea of collecting user reviews into a book instead of a catalogue. Each artist answered one question about the concept through their works.

Öznur Güzel Karasu, the curator - As we all know, the function of art is an issue that has generated extensive debate. I actually wanted to leave aside the debates developed from baseless arguments in the Turkish art world and chose to question the interaction  between the audience and artworks produced with new mediums and I created the show with this in mind. For me the real questions are: “What kinds of effects do artworks that are focused on conceptions have on the audience?”, “How do visitors communicate with an art object?”

Especially in recent years, we try to read the exhibition text whenever we visit a show in order to understand the artworks. This became a very natural thing to understand the present artistic productions. I gather the works that may require clues in order to understand but I don’t give any clues and I ask the audience to write down their thoughts about whichever one they like.
Don’t get me wrong, I don’t intend just to focus on the feelings of the visitors in this exhibition, or I don’t attempt to create a democratic situation in which “everybody says what they think.” My ultimate aim is to enable the audience to engage actively with the artworks that attempt not to directly express their message, but to include the meaning in another mental dimension, and to invite the visitors to think and question.  

With the four artists participating in the exhibition, we will be focusing on the purification function of art and questioning what kind of a transformation artistic productions undergo in the age of simulation and what kinds of effects this has on the audience. We will be seeing the results altogether.
During the exhibition, I will asking viewers to describe, title or talk about the artworks they are encountering with. Later on, I will be trying to generate a text from these writings. But the results will be determined by the process. Perhaps we will publish the writings as they are; I don’t want to have a set framework right now. However, one thing is clear: the ideas of the visitors will be a part of the exhibition.

Do you believe in art as a changing instrument, personally or communally? 
Sena Başöz - Yes, I believe in art as a changing instrument both personally and communally. But this change is not linear and it is not the focal point of my practice. It happens naturally as I make more work, since I am responding to life.
I have to make it clear that I do not see it as a necessity on a personal level. There are people that just stick with a certain instrumentality of art whose work I admire. Abstract works detached from the physical world are like that, pure minimalism.
Communal change is inevitable. But, again, it is not a linear change and "the community" is fragmented. Art is not evolving for the better or for the worse.

Many religions and tribes practice purification as a necessary ritual. Is there any connection when art when is said to be serving as a form of purification? Whatcan art offer for the purification of mankind, or should it emphasize the impurity of mankind?  
Kerem Ozan Bayraktar The impurity of mankind is not a subject that I can comment on. I don't think art is related to any religious ritual. It is not about ethics, either. It does the opposite, if we have to compare.
Art always tries to change things and how wee see them. We also know that art is usually defined as unethical or anti-religious by many people, even though it has nothing to do with these kinds of topics.
I think it is much better to use the concept of mimesis when approaching this show. In this sense, when we think of mimesis through simulation, as the curator did, I can say that, rather than purification itself, today we may be fooled into thinking we are undergoing purification using different kind of representations, as if we are playing a game in which we already know who is going to win in the end. I feel much more like that when I think about contemporary media.

How is an artist able to purify one's inner world through an artwork?
Hacer KıroğluI can say that it has a purifying effect on me since I experience a very intense process while producing my works, especially during the performative pieces.  
In this regard, art’s purifying effect seems more possible for the artist. But, in general, accepting that an artwork may present a different way of perception and awareness to the audience, I believe it is a little bit exaggerated to expect that the artwork would purify the inner world of a viewer.

Can art be interpreted as an area of questioning? Why would purification be necessary for humankind?
Candaş ŞişmanOf course art can bee seen as an area of questioning. This is, in fact, something related to the artist’s point of view. I think it is important how he or she questions on what and how his or her productions are grounded.
I think purification is necessary in order to understand the essence of situations and then conceive the whole. Actually, essence and whole are parts of a cycle.



September 5, 2012